21 Aralık 2014 Pazar

Yerli enerji kaynaklarına dev yatırım!

Türkiye, yerli enerji kaynaklarına yönelik yatırımlarını artırıyor. 30 yıl yetebilecek rezerve sahip sahada iki katı kadar elektrik üretilmesi hedefleniyor.
Yerli enerji kaynaklarına dev yatırım!
    • Giriş Tarihi : 21.12.2014 09:49:41
    • Güncelleme Tarihi : 21.12.2014 09:56:47
    Afşin-Elbistan, Karapınar-Ayrancı, Afyon-Dinar, Eskişehir-Alpu ve diğer sahalarda 18.500 MW yeni yerli santral kapasitesi ortaya çıkarıldı. Bu kapsamda 30 milyar dolarlık yatırım planlanıyor. Enerji yönetimi maden üretimindeki kazancını da 20 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.

    YAKLAŞIK 30 YIL YETER

    Afşin-Elbistan havzasında yeni ler yapılması için düğmeye basıldı. 12 milyar dolarlık yatırımla bu havzada 5 bin MW kurulu güce sahip termik santral inşa edilecek. Maden Tetkik ve Arama Kurumu, Karapınar'da 1.8 milyar tonluk linyit rezervi keşfetti. 5 bin MW gücündeki termik santrale yaklaşık 30 yıl yetebilecek rezerve sahip sahada Atatürk Barajı'nın iki katı kadar elektrik üretilmesi hedefleniyor.

    Havzada 6 milyar dolarlık yatırım ile 3 bin MW gücünde termik santral kurulması planlanıyor. Dinar'daki 1 milyar tonluk kömür rezervinin elektrik üretiminde kullanılması hedefleniyor. Havzada 5 milyar dolar yatırımla 3.500 MW'lık termik santral yapılması öngörülüyor. Alpu'da keşfedilen 1.5 milyar ton linyit rezervi 8 milyar dolar yatırımla 6 bin MW termik santralle değerlenecek. Yapılacak termik santralle yıllık 2.5 milyar dolarlık doğalgaz ithalatının önüne geçilecek.

    15 milyon çalışanın maaşına zam

    15 milyon çalışanın Ocak ayında birçok kesim zam alacak. Yeni asgari ücret ile kayıtlı olarak çalışan herkesin maaşında artış olacak.
    15 milyon çalışanın maaşına zam
    • Giriş Tarihi : 21.12.2014 11:27:10
    Her yıl Ocak ayı milyonlarca çalışan için zam ayı olarak da biliniyor. Memurlar ve emekliler bu ayda ilk 6 aylık zamlarını alıyor. Özel sektör çalışanlarının birçoğu da Ocak'ta ücretlerinde artış yaşıyor. İster zam yapılsın ister yapılmasın yaklaşık 15 milyon kayıtlı çalışanın maaşında Ocak ayında artışa sebep olacak sistem ise Asgari Geçim İndirimi (AGİ). Her yıl Aralık ayında belirlenen asgari ücretteki artışla tespit edilen Asgari Geçim İndirimi çalışanların her ay ücretlerine ilave olarak veriliyor. AGİ, çalışanın bekar olup olmamasına ve çocuk sayısına göre değişiyor. Çocuk sayısı arttıkça ödenecek miktar da yükseliyor. Yine evliler için eşin çalışıp çalışmadığı da ödenecek miktarı etkiliyor. Yapılan hesaplamalarda AGİ 2014 yılı için en yüksek aylık 136 lira 55 kuruş olarak hesaplandı. Bu miktar 2015 yılı asgari ücreti belirlendiğinde artacak. AGİ ödemesi çalışanlardan kesilen verginin bir miktarının devlet tarafından alınmaması anlamına geliyor. Asgari Geçim İndirimi'nden ücretli olarak çalışan herkes faydalanıyor. Emekli olduktan sonra çalışmaya başlayanlar da bu ödemeleri alabiliyor.

    HESAP FORMÜLÜ

    Asgari geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarına; mükellefin kendisi için yüzde 50'si, çalışmayan ve geliri olmayan eşi için yüzde 10'u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere ilk iki çocuk için yüzde 7.5'i, diğer çocuklar için yüzde 5'i olmak üzere hesaplanıyor.

    ŞİKAYET EDİN


    İşletmeler Asgari Geçim İndirimi'ni ödemezlerse suç işlemiş oluyor. Bu yüzden bordrolarınızda bu ödemenin yapılmadığını görürseniz, hemen en yakın vergi dairesine giderek bildirimde bulunabilirsiniz. Yetkililer hemen duruma el koyacak ve iş yerine idari ve adli soruşturma başlayacaktır. Ağır cezalar ile karşılaşmamak için işverenlerin bu ödemeyi yapması gerekiyor.

    'İspatlayın' dedi, liste ortaya çıktı

    Kılıçdaroğlu "ispatlasınlar" dedi, liste ortaya çıktı. SABAH Kılıçdaroğlu ailesinin "torpil şeceresi"ni açıklıyor: Teyze torunu, dayı oğlu, amca oğlu, yenge, yeğen...
    'İspatlayın' dedi, liste ortaya çıktı
    • Giriş Tarihi : 21.12.2014
    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu SSK Genel Müdürü olduğu dönemde yaptığı iddia edilen "Torpilli atamalar" için "7 kişi aldığımı ispat etsinler istifa ederim" demişti. Yapılan araştırmalarda Kılıçdaroğlu'nun yeğen ve kuzenlerinden ve onların çocuklarından oluşan 18 kişinin nerelere atamasının yapıldığı tek tek tespit edildi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM'deki bütçe görüşmeleri sırasında, Kılıçdaroğlu'nun Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü döneminde yaptığı torpilli işe almalardan bahsetmiş, ancak o işe almaların olduğu mavi dosyanın tamamını açıklamamıştı. İşte o dosyada yer alan akraba torpillerinin bir kısmına SABAH ulaştı. Listede, Kılıçdaroğlu'nun Genel Müdürlüğü döneminde işe aldığı 18 akrabasının nerelere yerleştirildiği yer aldı. O listede Kılıçdaroğlu'nun kuzenleri, yeğenleri, kuzenlerinin çocukları, yengeleri ve kuzenlerinin eşleri yer aldı. İşte Kılıçdaroğlu'nun torpil şeceresinin tam dökümü:

    TEYZE TORUNU, DAYI OĞLU
     Evren Evrim Özdemir, (Teyzesinin torunu) Kocaeli SGK İl Müdürlüğü
     Ali Karabulut, (Amca oğlu), S.B Tepecik Araştırma Hastanesi Baştabipliği
     Metin Karabulut, (Amca oğlu), İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü
     Süphan Kılıçdaroğlu, (Amcasının torunu), Tunceli Devlet Hastanesi
     Sebahat Karabulut, (Halasının gelini), İstanbul SGK İl Müdürlüğü
     Umut Rıza Gündüz, (Dayı oğlu), Antalya Devlet Hastanesi Düzgün Karabulut, (Hala oğlu), SSK Göztepe Hastanesi
     Murat Sağlam, (Halasının torunu) Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği
     Fethiye Karabulut Özdoğan, (Amcasının kızı) Antalya SGK İl Müdürlüğü
     Kemal Özdoğan, (Hala oğlu), Okmeydanı Araştırma Hastanesi Baştabipliği
     Beşer Özdağ, (Halasının gelini) Kocaeli Derince Araştırma Hastanesi
     Endercan Özdağ, (Halasının Oğlu), Derince Devlet Hastanesi
     Belgüzar Gündüz, (Dayısının eşi), SGK Kırklareli İl Müdürlüğü
     Suna Karabulu Taşkın, (Amcasının torunu) Tunceli Devlet Hastanesi
     Şeyda Gündüz, (Dayısının Gelini) Antalya Devlet Hastanesi
     Burhan Uğur Karabulut, (Amcaoğlu), Antalya Atatürk Devlet Hastanesi
     Bilsen Özdoğan, (Halasının Gelini) SGK İstanbul İl Müdürlüğü
     Ali Naki Kılıçdaroğlu, (Yeğeni), SGK Kocaeli İl Müdürlüğü

    Yalancı Cumhuriyet!

    Cumhuriyet gazetesinde Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kızı hakkında dün yayınlanan, "Kızı zayıf aldı, fatura öğretmene çıktı" haber hem başbakanlık, hem de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yalanlandı. Yapılan açıklamalarda iddianın tamamıyla yalan ve iftira olduğu ifade edilerek haberle ilgili hukuki işlem başlatılacağı bildirildi
    Yalancı Cumhuriyet!
    • Giriş Tarihi : 21.12.2014 10:00:50
    • Güncelleme Tarihi : 21.12.2014 10:15:20

    BAŞBAKANLIK: HABER TÜMÜYLE YALAN VE İFTİRADIR

    Cumhuriyet yayımladığı haberinde Başbakan Davutoğlu'nun kızının bir dersindeki notunun düşük olması nedeniyle öğretmenin okuldan atıldığını iddia etti. Başbakanlık'tan ise bu haberle ilgili sert bir açıklama yapıldı. Başbakanlık'tan yapılan yazılı açıklamada, "Sayın Başbakanımızın kızının ders durumu nedeniyle her hangi bir öğretmen hakkında idari tasarrufta bulunulması söz konusu değildir. Bu haberle ilgili gerekli hukuki işlemler yapılacak olmakla birlikte, yayın öncesinde tüm detaylar izah edilmiş olmasına rağmen yalan bir haberde ısrar edilmesi basın ahlakına, insan ve çocuk haklarına aykırıdır." denildi

    MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI: MESNETSİZ BİR İFTİRADIR


    Milli Eğitim Bakanlığı ise yaptığı açıklamada haberin tamamen asılsız olduğu vurgulanarak "Sayın Başbakanımızı, ailesini, okul yöneticilerimizi ve Millî Eğitim Bakanlığımızı karalamaya dönük mesnetsiz bir iftiradır. Söz konusu gazeteyi evrensel çocuk hakları konusunda duyarlı olmaya; basın meslek ilkelerine ve etik değerlere uymaya davet ediyoruz." denildi

    'Terör lideri' yaptılar 'Gülen' ile sorguladılar

    Gülen’i eleştirince, El Kaide ve IŞİD lideri suçlamasıyla üç kez operasyona maruz kalan, aralıklarla 4 yıl hapis yatan Halis Bayancuk, “Terör örgütü liderliği ile suçladılar. Ama iddialardan çok Gülen’i sevip sevmediğim soruldu. Tek suç delili bulamadılar. Hakkımı helal etmiyorum” dedi.
    'Terör lideri' yaptılar 'Gülen' ile sorguladılar
    Haberi Dinle
      • Giriş Tarihi : 21.12.2014 10:19:57
      • Güncelleme Tarihi : 21.12.2014 10:45:18
      Mısır'daki eğitimden sonra 2006'nın sonunda Türkiye'ye dönen Halis Bayancuk, 2007'de Fethullah Gülen'i eleştirdikten sonra uğradığı 3 kumpasın hikayesini şöyle anlatıyor: "İlk operasyon 2008'de yapıldı, 13 ay cezaevinde kaldık sonra çıktık. Dosyada tek bir delil yoktu. Tape'ler üzerinden suçladılar. Mesela bana, 'İnsanlar telefonda sana niye hoca diyor, bu örgüt lideri olduğunu göstermez mi?' diyor. En ufak bir şey bulamamalarına rağmen, 600 kg. patlayıcı yakalandı, silah bulundu falan dediler. O zaman da emin olun yine eşimin ders notları ve kitap almışlardı. Hatta, savcının 'Sanıkların suç işleme potansiyeli vardır' gibi ifadesi de vardı. Türkiye'de sadece biz değil, Gülen cemaatine muhalif ya da farklı olan gruplara operasyon yapılıyor ve onlara El Kaideci deniyor. Fakat bütün dosyaları inceleyebilirsiniz. Ceza verilen insanlara yönelik El Kaide ile ilgili tek bir delil yok. Bu çok ağır bir iddia.. Şunu çok tekrar edeceğim, bir ülkenin Başbakanına, cumhurbaşkanına bile çelme takmaya cesaret eden bir savcının, normal insanlara yapamayacağı bir şey yoktur." 

      EL KAİDE TÜRKİYE LİDERİ (!)

      "Evim basıldığında siz buradaydınız ve şahittiniz, kitaptan, kalemden, defterden başka ne gördünüz burada. Ama biliyorsun haber olarak ne dendi; patlayıcı, bomba, dokuman falan.. Bir önceki operasyonda kapı komşum şahittir yine, 500 kilo patlayıcı çıktığını söylediler, adam da biraz yerel mahalli bir adam, ağzı da bozuk, 'Yahu ne 500 kilo patlayıcısı 500 kilo kitap çıktı evden' diye tepkide bulundu. Bu insanlar nasıl bu kadar pervasızca insanlara iftira edebiliyorlar, siz o olayda şahitsiniz, burayı görmeseydiniz o haberlere inanacaktınız. Peki bu şekilde acaba kaç gruba, kaç kişiye zulmedildi.. Ki bu adamlar beni El Kaide Türkiye Sorumlusu olarak yansıtıyorlar basına, bir de diğer insanları düşünün. Girişi çok ciddi yapıyorlar sonrasında geri adım atamıyorlar, 'bari bir ceza verelim' diyorlar, 'verelim' dedikleri de en az 5 sene.. Tam 5 sene 8 ay ceza aldım. Birinci mahkumiyette bir yıl yattım çıktım, Yargıta'ya gitti, Yargıtay dosya eksikliğinden iade etti.."

      EL KAİDECİ OLMADIĞNI BİLİYORUZ

      "Polis sorgusunda, biri bana şunu söylemişti; 'Biz senin El Kaideci olmadığını biliyoruz, hatta El Kaidecilerin seni sevmediğini de biliyoruz.' Ben de Allah'tan korkmuyor musunuz demiştim. O da 'yapacak bir şey yok' demişti. 2011'in Nisan ayında ikinci operasyon oldu. El Kaide lideri ve silahlı terör örgütü kurmak suçundan yargılandım. Birinci operasyonda polisler, bana '10 -15 yıl hapistesin. En az 5 yıl hapistesin senden kurtuluyoruz' demişlerdi. Hatta 'İstersen sana kolaylık sağlayalım Afganistan'a git' demişlerdi. Wikileaks belgelerinde yer alıyor: ABD'lilere bir brifingde, polis diyor ki; 'Bunlar El Kaideci değil, ama biz yaptığımız operasyonları bu isim adı altında yapıyoruz."

      SEYYİD KUTUB'UN KİTABI DA SUÇ

      "İkinci operasyonda el konulan kitaplar arasında, Seyyid Kutub'un 'Yoldaki İşaretler'i vardı, Abdullah Azzam'ın kitaplarını, benim yazdığım kitapları suç saydılar. Bandrollü çıkardığım kitaplarımı, yasal dergimizi suç unsuru gördüler. Gözaltına alınan bir arkadaşımız emniyete götürülürken, polis arabada Gülen'in dersini anlatıyor.. Arkadaşımız, 'Sizi de dinliyor olabilirler' dediğinde polis, 'Korkma, dinleyen de bizden' diyor. Emniyette genelde, Gülen'le ilgili sorular sorulurdu. Bir keresinde polis, 'Sen Hocaefendi'nin Buhari'yi ezbere bildiğini biliyor musun, onu dinledin mi, görüşleri için ne diyorsun?' gibi sorular sormuştu.. Anladığım kadarıyla, bunlara bir ihale verilmiş bu da Ilımlı İslam.. 2011 operasyonunda 2 yıl cezaevinde kaldıktan sonra mahkeme başkanı değişti ve serbest kaldık. Hakim bana 'Bu defa gizliliğe riayet etmişsiniz' dedi. Ben de kendisine, 'Hakim bey, 'Eve gelirken çay al'ı 'TNT al' diye, 'baba' ifadesine farklı anlam yüklerseniz ne yapabiliriz. Ben de artık telefon kullanmayı bıraktım' dedim."

      YATAK ODASI İLE TEHDİT EDİYORLAR

      "Polis bana, evleri dinlerken, evler tek odadan ibaret değil demişti. Mahrem hayatla ilgili bir çok arkadaşıma tehditte bulunmuşlar. İnsanları mahrem konuşmalarıyla bile tehdit ediyorlar."

      24 YAŞINDA LİDER

      1984 doğumluyum, aslen Bingöllüyüz. Diyarbakır'da doğdum. İmam hatip lisesini Diyarbakır'da tahsil ettik. Katsayı problemi vardı. Mısır'da 4 yıldan fazla kaldım. 2008 ve 2011'deki operasyonlarda 'El?Kaide lideri' iddiasıyla, 2014'teki operasyonda ise IŞİD ve El Kaide lideri suçlamalarıyla yargılandım. Tek bir delil bulanabilmiş değil.

      ELEŞTİRİNCE DÜĞMEYE BASTILAR

      Gülen'in şahsından çok zihniyetine itirazımız vardı. 2007'de 'Dinler arası diyalog'la, ilgili bir ders yapmıştım. Dinlerarası Diyalogun insanın itikadını bozacağını, bunun bir Vatikan projesi olduğunu söylemiştim. İkincisi; İslam dünyası kan ve işgal altında iken 'Onun İsrailli çocuklara ağladım' sözlerini eleştirmiştim. Üçüncüsü; din istismarcılığı yaptığını, İslam ümmetinin yanında neden görmediğimizi sormuştum. Çok geçmedi ilk operasyon yapıldı. Bunlar tabi kendileri gibi düşünmeyenleri potansiyel suçlu görüyorlar. Mesela Tahşiyecilerin lideri denilen Mehmed Doğan Hoca, o da Nurcu, ama onlar gibi düşünmediği için kumpasa uğradı. Mesela Van'da savcı; 'Senin Fethullah Gülen'le alıp veremediğin nedir?' diye sormuştu.. Hanefi Avcı'nın bir sözü var ya; "Emniyette hukuksuzluk yapılırsa savcılıkta çözersiniz, orada yanlış olursa mahkemede, olmadı, Yargıtay'da.. Ancak baştan sona paralel ise, hakkınızı arayamıyorsunuz."

      EN SON İHALE BANA KALDI

      Benden önce yazar Mustafa Kaplan'ı El Kaide lideri yapmışlardı. Tam bir komedi, Türkiye'de kaç El Kaide lideri var ve niye birbirlerini tanımazlar.. Bildiğim 6-7 kişi lider suçlamasıyla hapse girdi. En son ihale bana kaldı. Yaklaşık 4 yıl hapiste kaldım.. Somut bir delil ortaya konulmadı.. Yargılandığım iddialara ilişkin tek bir delil ortaya konulsun bu cezaları hak ettim diyeceğim. Allah'ın kaderine razıyım ama zulme razı değilim. Hakkımı helal etmiyorum. Cezaevlerinde 24 saat bu yapıya yönelik sürekli beddua yükseliyor. Onlara fikri, itikadi olarak muhalif olduğum için cezaevinde yattım. Ama hukukta bunun tanımı olmadığı için bize örgüt yaftası vurdular. Dergimiz var, yayınevimiz var, haber sitemiz var. inandığımızı insanlara bu yolla anlatıyoruz. Yazarak, anlatarak davetimizi yapıyoruz.

      TÜM DOSYALAR RAFTAN İNMELİ

      2003 yılından itibaren açılmış tüm dosyaların yeniden görülmesi lazım.. Bir kurul kurulup yeniden ele alınırsa bir çok dosya bozulacaktır. Bütün dosyalar raftan indirilirse çok şeyin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Araştırmalar Fırat'ın doğusuna geçerse, faili meçhullere yönelik paralel parmak bulunacak, pis işlere bulaştıkları da görülecektir. 2003 öncesi 90'lı yılların çirkinliklerinde de bunların parmağı var. Asıl orada eğitim alıp örgütlendiler.

      "Burak Yılmaz'a hakkımı helal etmiyorum"

      Mersin İdmanyurdu kalecisi Nihat Şahin, Spor Toto Süper Lig'de 3-2 kaybettikleri Galatasaray maçında Burak Yılmaz'ın haksız penaltı kazandığını savundu.
      Burak Yılmaz'a hakkımı helal etmiyorum
      • Giriş Tarihi : 21.12.2014 11:04:55
      Türk Telekom Arena'da oynanan maçın ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Nihat, hak etmedikleri bir mağlubiyet aldıklarını ileri sürerek, şunları kaydetti:

      "Bence hak etmediğimiz bir mağlubiyet yaşadık. Maçın kaderini penaltı kararı belirledi. Bana göre pozisyonun penaltıyla uzaktan yakından ilgisi yok. Ben topa çıktım, dokunamadım ama Burak her zaman yaptığı gibi kendisini yere attı. Bunu herkes biliyor. Sabri ağabey pozisyonun penaltı olmadığını söyledi. Bunun üzerine Burak arkadan güldü. Burak Yılmaz'a hakkımı helal etmiyorum. O pozisyona biri 'penaltı' desin, 25 yaşında kaleciliği bırakacağım. Hakkımızı yediler."

      Galatasaraylı futbolcular Wesley Sneijder ve Felipe Melo'nun maçın hakemi Fırat Aydınus'a küfür ettiğini iddia eden Nihat Şahin, "Türk Telekom Arena'da Galatasaray'a karşı oynuyorsunuz ve hakem her şeye faul veriyor. Biz 5-0 da öne geçsek kesin 6-5 mağlup olurduk. Böyle düdükler Fırat hocaya yakışmadı. 58. dakikada Güven'e dirsek atıldı. Bana göre doğrudan kırmızı kart verilmeliydi. Bir de Sneijder ile Melo hakeme çok küfür etti ama hakem bunları görmezden geldi. Yazıklar olsun. Emeğimiz çalındı" ifadelerini kullandı.

      BURAK YILMAZ'DAN KALECİ NİHAT ŞAHİN'E CEVAP 

      Galatasaraylı futbolcu Burak Yılmaz, Mersin İdmanyurdu kalecisi Nihat Şahin'in kendisi hakkında önde sürdüğü, takımına haksız penaltı kazandırdığı şeklindeki iddiaya tepki gösterdi.

      Spor Toto Süper Lig'in 14. hafta mücadelesinde Türk Telekom Arena'da rakiplerini 3-2 yendikleri karşılaşmanın ardından, konuk takım kalecisi Nihat'ın ifadelerine sinirlenen Burak, kulüp idarecilerinden izin alarak açıklama yaptı.

      Nihat'ın açıklamalarına üzüldüğünü belirten Burak, "Nihat kardeşime cevap vermek istemezdim. Adrenalini yüksek bir maçtan sonra böyle şeyler söylemiş olabilir ama 'Burak bunu hep yapıyor' demiş. Sezonda benim kaç penaltı aldığıma bakın. Bence pozisyon yüzde 100 penaltı. Kontrolsüz bir şekilde geldi. Ben topu ittim ve penaltı oldu. Benim her zaman böyle bir şey yaptığımı ve güldüğümü söylemiş. Hepimiz ekmek parası kazanıyoruz. Ben öyle bir insan değilim. Gördüğünü söylesin. Nihat kardeşimdir. Mutlaka bunu adrenalin ile kaybettiği için söylemiştir. Benim ona, hocasına ve camiasına saygım sonsuz. Bugün aslan gibi çatır çatır oynadık ve kazandık. Böyle şeylerle beni gündeme getirmesinler. Söylediklerine üzüldüm. Keşke böyle bir şey söylemeseydi" şeklinde konuştu.

      Burak, maçta penaltı beklediği ancak hakem Fırat Aydınus'un aleyhine faul kararı verdiği pozisyonun da penaltı olduğunu savunarak, "O pozisyonda rakibimi itmedim. Hakem öyle gördü. Fırat hocaya 'Hocam itmedim' dedim. O da 'Hayır, ittin' dedi. Bu kadar" ifadelerini kullandı.

      STV'nin dizisi MHP'nin kasetlerini de öngörmüş!

      Paralel örgütün yayın organı STV’ de dizi ile ön operasyonun sadece Tahşiyecilere yapılmadığı, MHP’yi sarsan kaset skandalının da yine aynı kanaldaki dizide işlendiği ortaya çıktı.
      STV'nin dizisi MHP'nin kasetlerini de öngörmüş!
        • Giriş Tarihi : 21.12.2014 09:52:33
        Paralel Yapı'ya yönelik 14 Aralık'ta gerçekleştirilen "Tahşiye" operasyonunun ana gövdesini, STV dizisi Tek Türkiye'nin senaryosu oluşturdu. Cemaat medyası da STV Ceo'su Hidayet Karaca'nın tutuklanmasıyla son bulan Tahşiye operasyonunu itibarsızlaştırmak için "Senaryo operasyonu" adını taktı.

        ÖNCE TAHŞİYE OPERASYONU

        Oysaki "Tahşiye" operasyonu STV dizilerinin ilk müneccimliği değildi. 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesinde MHP yönetiminde 10 istifaya neden olan seks kaseti skandalından hemen önce de STV'nin Ergenekon olaylarını anlatan dizisi "Kollama"da kasetler uzun uzun anlatıldı. Ardından da MHP'yi ve Türkiye'yi sarsan kaset skandalı yaşandı. 14 Aralık Paralel Yapı Tahşiye Operasyonu'nun ana gövdesini, STV dizisi Tek Türkiye'nin "Tahşiye" senaryosu oluşturdu. Her şey Fethullah Gülen'in 6 Nisan 2009'daki Herkül.org sitesindeki Tahşiyeciler grubunu hedef alan sözleriyle başladı. Gülen'in bu konuşmasından sadece 3 gün sonra 9 Nisan 2009'da Tahşiyeciler terörist olarak gösterildi. 2010 yılında da tıpkı Tek Türkiye dizisinin, Tahşiye operasyonunda senarist, yönetmen ve Hidayet Karaca'nın ret ederek ortada kaldığı senaryosundaki gibi Tahşiye Grubu terör operasyonu gerçekleştirildi.

        GAZETEPORT FARK ETTİ

        Fakat bu STV dizilerinin ilk operasyon faaliyeti değildi. 25 Mayıs 2011 tarihinde Gazeteport adlı internet haber sitesi, "Müneccim gibi dizi" başlıklı bir haber yayınladı. Aynı haberi Milliyet.com.tr gibi yayın kuruluşları da kullandı. Habere göre; "MHP'yi sarsan kaset depremi konusunun bir ay önce Samanyolu TV'de yayınlanan ''Kollama'' dizisinin 18 Mart'ta yayınlanan 120. bölümünde ''Kaset olayları'' konu ediliyor.

        Erdoğan: Yüksek faiz zulümdür

        DEİK Genel Kurulu'nda "Faiz tek kelimeyle zulümdür" diyerek Merkez Bankası'na sert çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siz Başbakandınız bunu neden yapmadınız derseniz. Başarısız olduğum konulardan biri de budur" dedi
        Erdoğan: Yüksek faiz zulümdür

        Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Genel Kurulu'na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüksek faizle ilgili olarak "Bu bir tek kelimeyle zulümdür, zulüm" dedi. Erdoğan, faizleri indirmemekte inat eden Merkez Bankası'na tepkisini sürdürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Peki siz Başbakandınız bunu neden yapmadınız derseniz onu da söyleyeyim. Başarısız olduğum konulardan bir tanesi de budur" diye konuştu. Sürekli bunları müzakere ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Arkadaşlarıma hep şunu söyledim. Bugün Amerika 1 puan uyguluyorsa, Avrupa bu civarlarda dolaşıyorsa, öbür tarafta Japonya'da eksiyse bize ne oluyor? Komisyonlarını falan kattığınız zaman bakıyorsunuz 13, 14, 15 puanlara kadar çıkıyor. Anlayışım budur, düşüncem budur" değerlendirmesini yaptı. 

        ETLE TIRNAK GİBİSİNİZ 

        Erdoğan, 12 yıl içinde ekonominin defalarca test edildiğini, bütün imtihanlardan başarıyla çıktıklarını, ihracatta artış eğiliminin güçlü şekilde devam ettiğini vurguladı. Konuşmasında finans sektörüne yönelik sert eleştirilerini sürdüren Erdoğan, "Kredi noktasında lütfen gözlüklerinizi şöyle biraz daha dikkatli seçin. Yüksek faizlerle kredi olayını şöyle bir gözden geçirin. Faizleri düşürmek durumundayız ki girişimcilerimiz, yatırımcımız cesaretlensin. Onlar yatırım yaptıkça üretim, istihdam, ihracat ve ihracatçımızın rekabet gücü artacaktır. En fazla parayı reel sektör değil finans kazanıyor. Üstelik de çok fazla yorulmadan... Öyleyse el ele vermeye, yatırımcının önünü açmaya mecburuz. Yatırımcının finans sektörüne ihtiyacı varsa finans sektörünün de onlara var. Her ikisi etle tırnak gibidir" diye konuştu.

        İNŞAAT SANAYİ ATBAŞI 
        Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Büyük ülke inşaat sektörünü de düşünecek, ileri teknolojiyi, sanayiyi de düşünecek" sözleriyle de inşaat sektörüne desteğini sürdürdü. İnşaatın emek yoğun olması hasebiyle istihdamda önemli bir alan yarattığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu, inşaat sektörüne girerken kalkıp sanayiyi bir kenara koyalım demek değildir. İkisini de at başı götürmek durumundayız. İnşaatı hafife almaya asla tahammülümüz yok." Erdoğan, önceki gün Türkiye'ye gelen Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'nin 2022 Dünya Kupası sebebiyle yapacakları alt ve üst yapı yatırımlarında, Türk müteahhitlerini Katar'da görmeyi arzu ettiğini söylediğini hatırlattı.

        'TÜRKİYE AB'NİN KAPI KULU DEĞİL'
        Türkiye'nin AB önünde kapı kulu olmadığını belirten Erdoğan, "Türkiye, bırakın boyununu eğmeyi asla ve asla azarlanacak, istikamet çizilecek bir ülke değildir" dedi. Türkiye'nin itibarından, büyümesinden hiçbir şey kaybetmeyeceğine işaret eden Erdoğan, "Burada oturan işadamlarımız vazgeçmesin, bizi tutan hiçbir şey olmayacak. Biz azimle ve kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Sahte rapor açıklayanlar, taraflı kredi notlarıyla üzerimize gelenler itibarlarını kaybettiler. Dikkatli olacağız, 2023'e kadar kararla, azimle, sabırla, cesaretle yürüyeceğiz. İşimiz hiçbir engele takılmadan yürümektir. Onlar eski Türkiye'yi getirmek için mücadele edecek, biz yeni Türkiye için çabalayacağız" şeklinde konuştu.

        KÜRESEL TİCARETİ PLANLAYANIZ
        Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "Türkiye'nin yaşadığı bütün problemler ve yaratılmaya çalışılan karışıklıkların altında yatan sebep, Türkiye'nin geçmişten gelen alışkanlıklarla tatlı faizin paylaşımı veya ülkemizin enerjideki stratejik öneminin üzerinde dönen kavgalardır" dedi. DEİK Genel Kurulu'nda Zeybekci, küresel ticaretin ve dünyanın yeniden yapılandığını, bu dönemde Türkiye'nin özel sektör ve hükümetinin bu haritaların planlayıcılarından biri olmayı amaçladığını kaydetti.

        TÜRKİYE BÖLGESİNDE DEĞERLİ BİR YÜZÜK TAŞI
        DEİK Başkanı Ömer Cihad Vardan, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada siyasi, demokratik ve ekonomik gelişmesiyle değerli bir yüzük taşı gibi parladığını belirtti. Vardan, "Komşu coğrafyalarda maalesef ki üzücü gelişmeler yaşanırken, Türkiye bu ateş çemberi içinde bir demokrasi, barış ve istikrar adası olarak ön plana çıkmaya, çevresinde yaşanan sorunlara çözüm noktasında katkı sağlamaya devam ediyor. Türk özel sektörü, Avrasya coğrafyasının en büyük sanayi üretim merkezlerinden biri haline gelmiştir " dedi. Vardan, Türkiye'nin güçlendikçe, girişimcilerinin küresel bir marka haline geldiğini, şirketlerinin küresel rekabet gücü arttıkça, ülkenin itibarının yükseldiğini ifade etti.